Ticari sahada gerçekleşen uyuşmazlıkların çözümüne yönelik yeni getirilen usul ve kurallar söz konusudur. Bu kurallardan biri, ticari sahada yaşanılan bir uyuşmazlık ve anlaşmazlık oluşması durumunda mahkeme yoluna gidilmeden önce arabuluculuk müessesine başvurulmasını öngörür. Bununla hedeflenilen ise, arabulucu müdahalesi ile çözüme kavuşabilecek uyuşmazlıkları, mahkeme kararı olmadan çözüme kavuşturmak ve mahkemelerin üzerindeki yükü hafifletmektir. Bu bakımdan arabuluculuk, mahkemeye başvurmadan veya dava yoluna gitmeden önce kişilerin başvuru yapabileceği alternatif bir mercidir.
Avrupa Parlamentosu’nun 2008/52 sayılı 21.05.2008 tarihli Direktif ile ‘Ticaret Hukuku’ alanındaki davaların arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi önerilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesinde ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk dava şartı olarak öngörülmüştür. Bu uyuşmazlıklar konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları olarak belirlenmiştir.

Ticari arabuluculuk davaları

Her ticari uyuşmazlık ve anlaşmazlıklarda arabulucuya başvuru gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Daha çok kapsamlı bir soruşturmaya gerek duyulmayan ticari anlaşmazlıklar için arabulucuya gidilebilir. Tazminat talepleri, belirli bir miktara bağlı olarak alacak verecek davalarında arabulucu yolu tercih edilebilir. Arabulucuya yapılan başvurular sayesinde daha kısa süre içerisinde uyuşmazlık ve anlaşmazlık çözülür ve sonuca kavuşturulabilir. Yapılan düzenlemeye göre, bir anlaşmazlık için atanan arabulucunun en fazla altı hafta içerisinde anlaşmazlığı çözüme kavuşturması beklenir. Bu sürenin aşılmasının zorunlu olması halinde en fazla iki hafta kadar uzatılabileceğini de eklemeliyiz. Sonuç olarak, arabuluculuk müessesi ile hedeflenilen anlaşmazlıkların kısa sürede çözüme kavuşturulması mümkün oluyor.
Şunun da ifade edilmesi gerekir: Arabulucuya başvurulmadan doğrudan ticari mahkemelerde görüşülmek üzere açılan davalar reddedilir. Davanın mahkemeden önce arabulucuya müracaatı esastır. Arabulucunun atanması ve uyuşmazlığın çözümü için başlatılan görüşmelerde ilgili kişilerin hukuki temsilcileri bulunabilir. Mahkemede görülen ve henüz neticelenmemiş davaların ise, arabuluculara transfer edilmesi söz konusu değildir. Arabuluculukla alakalı veya bu alanın kapsamına giren davalardan bazıları ödünç işleri, rekabet, fikri mülkiyet hakları, kıymetli evraklarla ilgili anlaşmazlıklar, taşınma işlemleri gibi durumlarda ortaya çıkan sorunlardır. 

Arabuluculuk dışındaki davalar

Ticari davalar dışındaki davalarda arabuluculuk müessesinin işletilmesi mümkün değildir. Ayrıca, her ticari dava için de arabulucunun görevlendirilmesi söz konusu olmaz. Konkordato, haciz ve iflas işlemleri, icra takipleri gibi yine ticari hukukun alanına giren davalar, arabuluculukla çözüme kavuşturulması mümkün kılınan davalar arasında yer almaz. Bunlarda, arabuluculuk şartı ve gereksinimi yoktur. Arabuluculuk müessesinin ticari davalara has kılınması, hangi davanın ticari olup olmadığı meselesini de ortaya çıkarır. Kısaca, ticaret hukuku kapsamına giren davlara ticari olarak değerlendirmek gerekir. Bu davalar, nispi ve mutlak ticari dava olarak ayrılabilir. Mutlak ticari davada, taraflara veya işletmeye bakılmaksızın kabul edilen davalardır.
Sonuç olarak, ticari saha içerisindeki uyuşmazlıkların öncelikli olarak arabuluculuk müessesine intikali ve anlaşmazlığın kısa süre içerisinde ortadan kaldırılmasının sağlanması, ticaret hukukunun şartları arasında yerini almıştır.

2008/52 Sayılı 21.05.2008 Tarihli Avrupa Parlamentosu Direktifi
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu