ÇEVRE HUKUKU
Doğal kaynakların tükenme sürecine girmesi, doğal afetlerden kaynaklanan yıkımların artması, sanayi ve yerleşim alanları ile ulaşım araçlarından kaynaklanan ses, görüntü, hava ve ortam kirlilik düzeyinin önlem alınması gereken seviyelere yükselmesi, iklim değişikliğine neden olan hava ve su dengelerinin olumsuz yönde bozulması Avrupa Birliği’ni harekete geçirmiştir. Ekonomik, siyasal ve kültürel bütünleşme, emek, sermaye, ürün ve hizmetlerin serbest dolaşımını sağlama, sanayi, enerji, tarım, turizm sektörlerini doğrudan etkileyen çevrenin yaşam kalitesine olumlu etkilerini sağlama gereksinimini karşılayacak süreç başlamıştır. Avrupa ülkeleri arasında yaşam kalitesini artırmak, sağlık önlemleri geliştirmek, bölgesel dengesizlikleri gidererek sağlıklı ve dengeli çevre için üretilen ortak politikalar ve çevre standartları eylem planlarıyla uygulanmaktadır.
Çevreye yönelik ilk düzenlemeler Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu’nun kuruluşunu sağlayan 1957 Tarihli “Roma Antlaşması” ve Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nu kuran 1951 “Paris Anlaşması”dır. Bu anlaşmalar nükleer enerjiye yönelik güvenlik önlemleri, kimyasal maddelerin denetimi, içme suyu ve yerüstü suların korunması, enerji santralleri ve motorlu taşıtlardan kaynaklanan hava kirleticilerin denetlenmesi konularını içermektedir.
KURUCU ANLAŞMALAR
1972 yılında Massachusetts Institute of Technology tarafından nüfus artışı, ekonominin çeşitlenerek büyümesi, gıda kaynaklarının artırılması ve iyileştirilmesi, etkin kaynak kullanımı ve çevre konularında uzun vadeli açılım oluşturan Büyümenin Sınırları (Limits to Growth) yayınlanmış ve 1972 yılında Stocholm İnsan Çevresi Konferansı düzenlenmiş böylelikle çevre sorunlarının dünya gündemine taşınması sağlanmıştır.
Limits to Growth (ÖNİZLEME)
Stockholm İnsan Çevresi Konferansı (ÖNİZLEME)
Çevre sorunların dünya gündemine taşınması, çevre sorunlarını bağımsız alan ve çevre politikalarında yeni bir dönem başlatmak, yol gösterici kurallar belirlemek, ekonomik alanda tam bütünleşmeyi sağlamak üzere “Avrupa Tek Senedi” 1973 yılında imzalanmıştır. Çevre kalitesinin korunması ve iyileştirilmesi, insan sağlığının korunması, doğal kaynakların akıllı kullanımı, çevre tahribatının kaynağında önlenmesi, çevre koruma gereklerinin uygulanması, kirletenin temizleme maliyetlerini karşılaması ve ortak pazara varma amacıyla Konsey’in nitelikli çoğunlukla karar alması sağlanmıştır. Sağlık, güvenlik, çevre koruma ve tüketiciyi koruma alanlarında yüksek korumayı temel alan bu sözleşme çevre ülkeler ve kuruluşlarla işbirliğini de öngörerek daha geniş ve daha sıkı önlemler alma yeteneğini kazanmıştır.
Avrupa Tek Senedi (ÖNİZLEME)
Avrupa Birliği’nin ortak çevre politikasında kökten değişikliklere gitmeden ayrıntılandıran, çevreye duyarlı, enflasyonist olmayan büyüme hedefi içeren “Maastricht Anlaşması” 1992 yılında imzalanmıştır. Bu anlaşma; çevre koşulları ve çevresel değerleri, bölgeler arasındaki gelişmişlik farklılıklarını gözönünde bulundurarak, çevreye duyarlı ve çevresel kaygılarla sürdürülebilir çevre politikalarının ticaret, endüstri, enerji, tarım ve turizm sektörlerine ilişkin oluşturulması ilkeleri getirmiştir.
Maastricht Antlaşması (ÖNİZLEME)
Avrupa Birliği’nin ortak çevre politikasında kökten değişikliklere gitmeden sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı getiren “Amsterdam Anlaşması” 1997 yılında imzalanmıştır. Çevre politikalarında birliğin etkisini artırmak, üyelerin birlik düzenlemeleri dışında kendi koşullarını gözeterek oluşturdukları farklı çevresel önlemler hakkında komisyonu bilgilendirmeleri hususları düzenlenmiştir.
Amsterdam Anlaşması (ÖNİZLEME)
Avrupa Birliği’nin ortak çevre politikasında kökten değişikliklere gitmeden su kaynaklarına ilişkin değişiklikler içeren Nice Anlaşması 2001 yılında imzalanmıştır.
Nice Anlaşması (ÖNİZLEME)
Avrupa Birliği’nin anlaşmalar yoluyla geliştirdiği çevre politikalarının bütününü 2000 yılında yayınlanan “Avrupa Topluluğunu Kuran Anlaşmanın Bütünleşik Versiyonu”nda görmek mümkündür. Ekonomik etkinliklerin uyumlu, dengeli ve sürdürülebilir gelişimi, yüksek düzeyde istihdam ve sosyal koruma, kadın-erkek eşitliği, enflasyonist olmayan sürdürülebilir büyüme, yüksek düzeyde rekabet ve koruma ortamının sağlanması, çevre kalitesinin geliştirilmesi, yaşam standartları ve kalitesinin yükseltilmesi, üye ülkeler arasında ekonomik – sosyal uyum ve dayanışmasının sağlanması, sürdürülebilir büyüme ve gelişme hedefine ulaşmak için çevre koruma gereklerinin birliğin politika ve etkinlikleriyle uyumlulaştırılması düzenlenmiştir. Birliğin çevre kalitesinin korunması, sürdürülmesi ve geliştirilmesi, insan sağlığının korunması, doğal kaynaklardan akılcı ve makul yararlanılması, bölgesel ya da dünya çapında çevre sorunlarının üstesinden gelinebilmesi için uluslararası düzeyde önlemler alınması politikalarını da düzenlemiştir. Ortak çevre politikası, ihtiyat ilkesi, önleyici tedbirler alınması, çevresel zararın kaynağında giderilmesi ve kirletenin giderleri ödemesini düzenleyen ilkesel kurallar getirmiştir. Çevre politikalarının oluşturulurken uygun bilimsel ve teknik verilerin, bölgesel farklılıkların, eylem veya eylemsizliğin olası yarar veya zararlarının bir bütün olarak topluluğun ekonomik ve sosyal gelişimi ile birlik içindeki bölgelerin dengeli gelişiminin dikkate alınacağı ve bu yönde diğer ülkeler ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğine gidilmesi düzenlenmiştir.
Consolidated Version of the Treaty Establishing the European Community (ÖNİZLEME)
İmzalanmış olmakla birlikte henüz yürürlüğe girmeyen, kurucu anlaşmalardaki ilkelerin ve kuralların yinelendiği, kökten değişim ve dönüşüm getirmeyen Avrupa Anayasası tarihinde imzalanmıştır. Bütün politika alanlarına çevre koruma gerekliliklerinin dahil edilmesi gerektiği ve birlik tarafından alınan önlemlerin üye ülkeler tarafından finanse edilip uygulanacağı ve çevrenin ortak yetki alanlarından biri olarak düzenlenmiştir.
Avrupa Anayasası (ÖNİZLEME)
EYLEM PROGRAMLARI
Kurucu Anlaşmalarda yer alan düzenlemelerde çevre politikaları kapsamlı olmadığından ve yalnızca temel ilkeler belirlendiğinden, bağlayıcılığı bulunmayan eylem programları oluşturulmuştur. Bu programlar, çevre konusunda izlenecek politikaların ana ilkelerini ortaya koyup gelecekteki yasal düzenlemelere yol gösterici nitelik taşımaktadır. Böylelikle kamuoyunda yeni çevre sorunlarının tartışılması, dönemsel yeni politika önerilerinin getirilmesine olanak sağlayan programlar altı dönemden oluşmaktadır.
Birinci Çevre Eylem Programı (1973-1976) (ÖNİZLEME)
İkinci Çevre Eylem Programı (1977-1981) (ÖNİZLEME)
Üçüncü Çevre Eylem Programı (1982-1986) (ÖNİZLEME)
Dördüncü Çevre Eylem Programı (1987-1992) (ÖNİZLEME)
Beşinci Çevre Eylem Programı (1993-2000) (ÖNİZLEME)
Altıncı Çevre Eylem Programı (2001-2010) (ÖNİZLEME)
Yedinci Çevre Eylem Programı (2013-2020) (ÖNİZLEME)
ORTAK ÇEVRE POLİTİKASI İLKELERİ
Bütünlesiklik ilkesi: Birliğin bütün politikaları ile uyumlandırılmış, sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için alınan çevre koruma politikaları.
Önleyicilik İlkesi : Çevre politikalarının sorunlar henüz ortaya çıkmadan önlenmesini sağlayan önleyici politikaların geliştirilmesi.
Tedbir İlkesi : Herhangi bir faaliyetin çevreye olumsuz etkisi olacağı yönünde öngörülebilen bir kuşku varsa, bu durum henüz bilimsel olarak kanıtlanamıyorsa bile faaliyetin önlenmesi ve olası zararların giderilmesi için önlemlerin alınması.
Kirleten Öder İlkesi : Kirliliği yaratan kişi veya kurumların kirliliğin giderlerini öncelikle ödemesi. “White Paper on Environmental Liability” ilkenin uygulanmasını düzenler.
Hizmette Halka Yakınlık : Yurttaşlara en yakın birin tarafından hizmetin sunulması.
Aşamalı Sorumluluk (Subsidiarity): Birliğin yönlendirici ve tamamlayıcı işlevi olması, çevre yönetim sorumluluğunun üye devletler ve yerel yönetimler üzerinde bulunması.
Çevre sorunlarının giderilmesinde ana yetki üye ülkelerdedir. Avrupa gündeminde çevre sorunlarının özel bir yerinin bulunması, AB karar alma mekanizmaları içinde en hızlı gelişen alanlardan birinin çevre olması ya da henüz resmi bir nitelik taşımayan Anayasa’da çevrenin ortak yetki alanlarından biri olarak sayılması Birliğin ve kurumlarının, Avrupa’da çevre sorunlarının çözümünde önemli bir işleve sahip olduğu sonucunu çıkarmaya yeterli değildir.
Birlik, ancak üye ülkeler herhangi bir çevre sorununun çözümü konusunda yetersiz kaldığında ya da üye ülkelerin ortak karar vermesini gerektiren durumlarda harekete geçmekte, iklim değişikliği ya da biyolojik çeşitliliğin kaybı gibi küresel sözleşmelerde üye ülkeler adına görüşmeleri sürdürmektedir.
AVRUPA BİRLİĞİ ÇEVRE KURUMLARI
Çevre Genel Müdürlügü (The Environment Directorate-General) : Merkezi Brüksel’de olup, birliğin yürütme organı niteliğindedir. Temel işlevi çevreyle ilgili yasal düzenlemeleri hazırlamak ve bunların üye ülkelerce uygulanmasını sağlayacak önlemleri İletişim, Hukuk İşleri ve Sivil Savunma, Doğal Çevrenin Korunması, İklim Değişikliği ve Hava, Su, Kimyasallar ve Uyum, Uluslararası İşler ve LIFE, Kaynaklar, Sürdürülebilir Kalkınma ve Bütünleşme alt birimleriyle yürütmektedir.
Avrupa Çevre Ajansı (European Environment Agency) : İlgili kuruluşlara ve kamuoyuna çevre konusunda güvenilir ve karşılaştırılabilir bilgi sunma organıdır. Birlik dışındaki ülkelere de açık olan ajansın çalışma konuları arasında, hava kirliliği, su kalitesi, toprak, flora, fauna, arazi kullanımı, doğal kaynaklar, atık yönetimi, gürültü, kimyasal maddeler, kıyı alanları ve deniz çevresi bulunmaktadır. Ajans verilerini üye ülkelerin kurumlarından alması nedeniyle göstergelerinin güvenilirliği önemli kuşkular barındırmaktadır.
Avrupa Yatırım Bankası (European Investment Bank) : AB çevre yönetiminin mali kurumlarından birisidir. Çevrenin korunması ve sürdürülebilir kalkınmasının sağlanmasıyla ilgili iklim değişikliği, enerjinin etkin kullanımı, yenilenebilir enerji, biyolojik çeşitliliğin korunması, su ve atık yönetimi, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, kentsel çevrede yaşam kalitesinin geliştirilmesi konularındaki projeleri desteklemektedir.
Avrupa Çevre İlkeleri (European Principles for the Environment-EPE) : Avrupa’daki beş çok taraflı yatırım kuruluşunun bir araya gelmesiyle oluşturulan düzenektir. Sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek ve çevreyi koruyup geliştirmek, kurucu anlaşmalardaki çevre hükümleri doğrultusunda politikalarını belirlemek, üye ve aday ülkelerdeki çevre projelerini desteklemektedir.
ÇEVRE POLİTİKALARININ UYGULAMA ARAÇLARI
AB’de çevre yönetiminin asıl uygulayıcısı üye ülkeler olmakla beraber, Birlik türlü araçlarla üye ülkeleri yönlendirmekte, uygulama farklılıklarını azaltmakta, örnek projeler, destek fonları ya da çeşitli düzeneklerle çevre politikalarını yaşama geçirmektedir.
Çevre Kirliliği Hakkında Bilgilere Serbest Ulasım: Ulusal yetkili makamların, kişi ve kuruluşların istediği bilgiyle ilgisi ya da çıkarı olduğunu kanıtlamak zorunda kalmadan, çevrenin durumu hakkında ve çevreyle ilgili bilgilere erişiminin ve yayılmasının serbestliğini sağlamasıdır.
Çevresel Etki Değerlendirmesi: Herhangi bir projenin çevreye olası etkilerini değerlendirmek için başlatılan, halk katılımını gerektiren, önleyicilik ilkesinin yasama geçirilmesinde özel yeri bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecine ilişkin türlü yönergelerden oluşmaktadır.
Çevre Dostu Ürünler İçin Eko-Etiket (Eco-label): Gönüllülük esasıyla çalışan, çevreye olumsuz etkileri giderilmiş mal ve hizmetlerin AB Eko-Etiketleme Kurulu tarafından her bir üretim grubuna göre ayrı ayrı belirlenmiş kriterleri yerine getiren üreticiler ya da ilk ithalatçıların eko-etiket ile etiketlenmesini sağlayan düzenektir.
LIFE Programı: Çevre alanında öncelikli “LIFE-Nature”, “LIFE-Environment”. “LIFE-Third Countries” projeleri maddi açıdan desteklemektedir.
Çevresel Denetleme (Eco-Audit): Üye ülkelerce çevresel denetleme sürecinin amacı, işletmelerin yasal düzenlemelere ve ortak standartlara göre çevreye duyarlılığını belirlemektedir. 2001 yılından beri kamu ve özel kesimdeki bütün ekonomik sektörlere açık olan Çevre Yönetimi ve Denetimi Sistemi, EMAS37 ile şirketler ve diğer kuruluşların çevresel performanslarını değerlendirme, raporlama ve geliştirmeleri amacını gerçekleştirmek üzere İzlanda, Liechtenstein ve Norveç’ten yapılan başvuruları yönetmektedir.
TÜRKİYE ÇEVRE YÖNETİMİ AB UYUMU
Çevresel değerler yeryüzündeki yaşamı bütün formlar bakımından her yönden kuşatmaktadır. Günlük yaşamda karşılaşılan bütün yaşamsal sorunlar bir yönüyle mutlaka çevreyle ilgili yasal düzenlemelerin ilgi alanı içine girmektedir. Yaşamsal sorunların çözümü büyük mali kaynaklar, yüksek teknoloji, nitelikli personel korunması, çevre bilincinin gelişmesi ve farkındalık düzeyinin artırılmasıyla mümkündür. Türkiye’nin AB çevre politikaları ve eylem programlarına uyumlandırılması 60-70 milyar dolar ile mümkün olabilecektir.
Yerel yönetimler çevreyle ilgili yasal düzenlemelerin yaşama geçirilmesinden birinci derecede sorumludur. Çevre koruma gereksinimlerinin diğer politikalarla bütünleştirilmesi ve sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi için atılımlar yapılmalı, yerel yönetimler ile çevre politikalarının uygulanması sürecinde yer alan kuruluşlar arasında eşgüdüm güçlendirilmeli, AB’nin kurucu anlaşmaları ve eylem programlarıyla uyumu artıracak tedbirler ivedilikle alınmalıdır. Avrupa ile ekonomik ilişkilerde, özellikle ihracat ve fonlardan yararlanma konularında AB politikalarıyla uyumlu hale gelmeye yönelik çaba önemsenmektedir. AB’ye uyum süreci Birlik düzenlemelerinin iç hukuka yansıtılmasından ibaret değildir. Uygulama düzeneklerinin kurulması ve gereken yatırımların gerçekleştirilmesi de bu sürecin önemli bir parçasıdır. Türkiye yasal düzenlemeleri gerçekleştirme konusunda değil, yasaları yaşama geçirme, çevre politikalarını diğer politikalarla uyumlandırma ve kurumsal kapasiteyi güçlendirme alanlarında sorunlar yaşamaktadır. Yasaların kabulü için gösterilen yoğun çaba, kabul edilen yasaların uygulanması için ortam oluşturulmadığından gerçekçi sonuçlar doğurmamaktadır.
TÜRKİYE ÇEVRE AJANSI
30.12.2020 Tarihli 7261 Sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun düzenlemeleriyle, çevre kirliliğini önlemek ve yeşil alanların korunmasına, iyileştirilmesine ve geliştirilmesine katkı sağlamak, döngüsel ekonomi ve sıfır atık yaklaşımı doğrultusunda kaynak verimliliğini artırmak ile ulusal ölçekte depozito yönetim sistemi (belirli depozito bedeliyle piyasaya sürülen ürünlerin tüketilmesi sonrasında iade alınması, depozito bedelinin geri ödenmesi) kurulmasına, işletilmesine, izlenmesine ve denetimine yönelik faaliyetlerde bulunmak üzere “Türkiye Çevre Ajansı” kurulmuştur. Ajans çevrenin korunmasına ve iyileştirilmesine yönelik ilkelerinin yanı sıra sıfır atığın yaygınlaştırılması, motorsuz ve elektrikli araçların yaygınlaştırılması ve plastik içerikli ambalajların azaltılması gibi ilkeleri uygulayacaktır.
7261 Sayılı Türkiye Çevre Ajansının Kurulması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (ÖNİZLEME)