EVLATLIK KURUMUNDA MİRAS

EVLATLIK KURUMUNDA MİRAS

MAHKEME KARARI İLE KURULAN EVLATLIK İLİŞKİSİNDE

Türk Hukuku’nda soybağı 3 şekilde kurulmaktadır. Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur. Kişi, doğduğu anda annesi ile arasında soybağı kurmuş sayılmakta ve annesinin yasal mirasçısı haline gelmektedir. Eğer kişi kendisi doğuran annenin değil de üçüncü bir kişinin nüfus hanesine kaydedilmişse anneye dava ikame ederek doğumun gerçekleştiğini ispatlamak yeterli olmaktadır. Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik, tanıma veya hâkim hükmüyle kurulur.
Baba, çocuk ile arasında soybağı kurmak isterse; nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla çocuğu ile soybağını kurmuş olur. Çocuk ile baba arasında soybağı kurulmak istenirse; ana veya çocuk soybağının belirlenmesini isteyebilir. Ancak ananın dava hakkı doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Soybağı ayrıca evlât edinme yoluyla da kurulur. İşte bu durumda ise mahkeme kararı ile evlatlık ilişkisi kurulur ve TMK 314 uyarınca ise “Evlâtlık, evlât edinenin mirasçısı olur.” Özetlemek gerekirse kişi; doğum ile beraber öz annesinin, tanıma veya babalık davası ile beraber öz babasının, kesinleşmiş mahkeme kararı ile de evlatlık edinenin yasal mirasçısı haline gelmektedir.

ÇOCUĞUN MİRAS HAKKI

Hukukumuzda birinci derece yasal mirasçılar, mirasçının alt soyudur. Kişinin kendi nüfus kütüğünde kayıtlı alt soyu onun yasal mirasçılarıdır. Kişinin kendi nüfus kütüğünde kayıtlı olmayan ancak tanıma veya hâkim hükmüyle soybağı, kurulmuş olanlar, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olurlar. Dolayısıyla kişi, açacağı babalık davası sonrası kesinleşen mahkeme kararı ardından tıpkı evlilik içi hısımlar gibi mirasçı haline gelecektir. Kişinin kendi ailesi ve evlat edinen ile arasında kurulan soybağının mirasçılığa etkisi. Kişinin evlat edinildiğini ardından açtığı babalık davası ile öz babası ve kendisi arasında soybağının mahkeme hükmü ile kurulduğunun kabulü halinde TMK. 500. maddesi uyarınca: “Evlâtlık ve altsoyu, evlât edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar. Evlâtlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder.” Hükmü ile kişinin iki ayrı terekeden de hak sahibi olacağı kabul edilmelidir. (Aynı şekilde 743 sayılı mülga Türk Kanunu Medenisi 257. Maddesi de “Evlatlık, kendisini evlatlığa alanın aile ismini taşır ve onun mirasçısı olur. Asıl ailesindeki mirasçılığa da halel gelmez” şeklindedir.)

MAHKEME KARARI İLE KURULMAYAN EVLATLIK İLİŞKİSİNDE

Türk Medeni Kanunu 315. maddesi “Mahkeme kararıyla birlikte evlâtlık ilişkisi kurulmuş olur.” Hükmüne yer vererek evlatlık ilişkisini şekli olarak kurulma şartını belirlemiştir. Aynı şekilde 743 sayılı mülga Türk Kanunu Medenisi 256. Maddesinde de “Evlat edinme, evlat edinenin oturduğu yer sulh hakiminin izni üzerine yapılacak resmi bir senetle olur ve evlat edinme doğum kütüğüne yazılır.” Hükmüne yer vermektedir. Dolayısıyla mahkeme kararı olmaksızın kurulan evlatlık ilişkisinin geçerliliği hukukumuzca kabul edilmemektedir. İşte bu durum Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 29.03.2005 tarih, 2005/2051 E. sayılı kararında da belirtilmiştir. Şöyle ki; “1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu evlat edinmenin mahkemece verilecek bir kararla gerçekleşeceğini hükme bağlamıştır. Evlat edinme kurumunu taraflar arasında sözleşme ile soybağı ilişkisine yol açan bir kurum olmaktan çıkarmıştır. (TMK. md. 315/1) Olayda, mahkemece verilmiş bir evlat edinme kararı bulunmamaktadır. Kastamonu 1. Noterliğince 13.03.2002 tarihinde düzenlenen Evlat Edinme Sözleşmesi, sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun evlat edinmeye ilişkin hükümleri, özellikle evlat edinmenin mahkemece verilecek bir kararla gerçekleşeceğine dair 315. maddesinde yer alan hüküm karşısında hukuki sonuç doğurmaz. Noter sözleşmesi yok hükmündedir. Ortada, hukuken geçerli biçimde oluşmuş bir evlat edinme ilişkisi bulunmamaktadır. Davalın bu sebeple kabulü ile evlatlık ilişkisinin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. “
Dolayısıyla işbu durumda ortada kurulan geçerli bir evlatlık ilişkisi kurulmadığından öz baba ile soybağının kurulması için Asliye Hukuk Mahkemesi’nde nüfus kaydının düzeltilmesi davası açılmalıdır. İşbu mahkemeden alınacak karar ile evlat edinen baba ile aradaki nüfus bağı kesilerek öz baba ile arada soybağı kurulabilmesi için Aile Mahkemesinde soybağının tespiti davası açılmalıdır.
Ek olarak belirtmek gerekir ki; evlatlık ilişkisinin kurulduğu tarih (doğum tarihi) bilindiği takdirde o tarihte yürürlükte olan kanunun evlatlık ilişkisi hükümleri (örneğin Sulh Hukuk Hakimi’nin izni üzerine noter huzurunda yapılan evlatlık sözleşmesi olduğu takdirde) ayrıca incelenecektir.