BALRIUM Bağımsız Denetçilik Bürosu 2017 yılında Bağımsız Denetçi Murat BAL tarafından İstanbul’da kurulmuştur. Tarafsız ve bağımsız kimliğin gereğini özenle yerine getirmekte olan Murat BAL, ticari işletmelerin mali tablolarının kendi iç normlarına, ulusal ve uluslar arası normlara uygunluğunu kamu kurumları nezdinde denetleyip raporlandırdığı gibi; Kamu Aydınlatma Platformu ve İlgili Kurumlar nezdinde rapor oluşturmak suretiyle de “Bağımsız Denetçilik Hizmeti” vermektedir.
660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe Ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile, bu Kanun Hükmünde Kararname’ye dayanılmak suretiyle çıkarılıp 26.12.2012 tarihli ve 28509 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe sokulan Bağımsız Denetim Yönetmeliği kapsamında ticari işletmelerin finansal tablo ve bilgilerinin, finansal raporlama standartlarına uygunluğu ve doğruluğu noktasından, akla yatkın güvence sağlayacak yeterli ve uygun bağımsız denetim kanıtlarının elde edilmesi yoluyla, bağımsız denetim standartları ile belirlenmiş bağımsız denetim tekniklerinin uygulanması ile ticari defter, kayıt ve belgeler üzerinden denetlenmesi, değerlendirilmesi ve rapora bağlanması işi olarak tanımlanan Bağımsız Denetçilik Hizmeti; 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’na 6518 sayılı Kanun’un 106. maddesiyle eklenen Ek Madde 1 kapsamında “Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi Denetçiliği Hizmeti” vermektedir.
Tüzel kişilerin Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS / UFRS / IFRS) ve BOBİ Firansal Raporlama Standartları ile BDDK standartlarına uygun olarak yıllık finansal yönetim ve konsolide finansal tablolarının hazırlanması, yönetim ve finans tablolarının standartlara uygunluğu ve doğruluğu, defter, kayıt ve belgelerin denetlenmesi ve değerlendirilmesi süreci ile bağımsız dijital iç denetim sürecini uygulama tecrübesi ve yeteneklerine sahip Hesap & Siber Bağımsız Denetçilerimiz yürütmektedir.
Bağımsız Denetçilerimiz uluslararası nitelik ve yabancılık unsuru taşıyanlar dahil olmak üzere, bağımsız denetleme ve değerlendirme sürecini teknolojik ve kişisel veri güvenliğini sağlayacak gizlilik ve etik ilkelere bağlı gerçekleştirmektedir.
Bilgi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen gelişmeler ve uluslararası ticaretin kazandığı boyutlar işletmelerin faaliyetleri ile ilgilenen kişi ve kuruluşların sayısını her geçen gün artırmaktadır. Bu kişilerin işletmeler hakkındaki temel bilgi kaynağı ise kamuoyuna açıklanan finansal tablolardır. Finansal tabloların güvenilirliği, işletmelerin faaliyetleri ile ilgilenen kişi ve kuruluşların işletmeler hakkında doğru bilgi edinmeleri açısından büyük önem taşımaktadır. Ekonomik hayatın belirleyicisi konumuna gelen bu güvenin sağlanması için, işletmelerin gerçekleştirdikleri işlemlere ve faaliyetlere ilişkin olarak kamuya açıkladıkları finansal tablolardaki bilgilerin doğruluğunun ve yasal düzenlemelere uygunluğunun düzenli olarak denetlenmesi gerekmektedir.
Denetim: denetlenecek unsurların, bu unsurlara ilişkin olarak önceden belirlenmiş ölçütlere uygunluk derecesini belirlemek için kanıt toplanması ve bu kanıtların değerlendirilmesi neticesinde elde edilen sonuçların ilgililere raporlanması faaliyetlerinden oluşan sistematik bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Denetim, bir doğruluk, uygunluk ve akılcılık sorgulaması olduğundan, denetim faaliyetinin bizzat kendisinin de kalite ve güvenirlik sorgulamasının yapılması bir zorunluluktur. Denetimde kalite ve güvenirliğin teminatı ise, denetim faaliyetinin önceden belirlenmiş standartlara uygunluğuna bağlıdır. Denetim faaliyetinin kimler tarafından ne şekilde yapılacağının ve sonuçlarının nasıl raporlanacağının kurallara bağlanması demek olan denetim standartlarının belirlenmesi konusunda dünyadaki uygulamalara bakıldığında, bu alanda birçok ulusal ve uluslararası mesleki kuruluş bünyesinde çalışmalar yapıldığı görülmektedir.
Uluslararası alanda kabul görecek denetim standartlarının belirlenmesi anlamında dünyadaki en etkin kuruluş Uluslararası Muhasebeciler Federasyonudur. Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu kendi bünyesinde bulunan Uluslararası Denetim ve Güvence Standartları Kurulu aracılığı ile Uluslararası Denetim Standartlarını belirlemektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde, Amerika Sertifikalı Kamu Muhasebecileri Enstitüsü bünyesinde denetim standartlarını yayınlayan Denetim Standartları Kurulu oluşturulmuştur. Avrupa Birliğinde yasal mali denetim uygulamasına 1984 tarihli 84/253/ECC sayılı 8 numaralı Direktif yön vermekteyken, Avrupa Birliği Revize 8 numaralı Direktif olarak bilinen 2006/43/EC sayılı Direktif kabul edilerek, 29/6/2006 tarihi itibariyle yürürlüğe konulmuş ve üye ülkelere gerekli düzenlemeleri yapabilmeleri için iki yıllık bir geçiş süresi tanınmıştır.
Üye ülkelerde yasal denetim (statutory audit) konusundaki düzenlemelerin büyük ölçüde organize harmanlamanın sağlanmasını amaçlayan Direktif başlıca aşağıda yer alan hususları içermektedir:
- Her üye ülke, yasal denetçilerin ve denetim firmalarının onaylanmasından sorumlu yetkili mercileri belirleyecektir.
- Üye devletteki yetkili otoriteler sadece iyi şöhrete sahip kişi ya da firmalara onay verebilirler. Bu iyi şöhretin tehlikeye düşmesi durumunda onay geri alınacaktır.
- Bir denetçinin yasal denetim gerçekleştirme konusunda yetkili kılınması için en az üniversite düzeyinde eğitim görmüş olması, teorik bir eğitimden geçmiş olması, bir staj döneminden geçmesi ve mesleki yeterlilik sınavında başarılı olması gerekmektedir. Mesleki yeterlilik sınavı yasal denetime ilişkin gerekli teorik bilgiyi ve bu bilgiyi uygulama yeteneğini ölçmeye yönelik olmalıdır. Sınavın en azından bir bölümü yazılı olmalıdır.
- Üye devletler, her bir yasal denetçi ve denetim firmasının elektronik ortamda sicilinin tutulmasını ve bu sicildeki bilgilerin güncellenmesini sağlamalıdır. Sicil bilgileri elektronik ortamda kamunun erişimine açık olmalıdır.
- Üye ülkeler, yasal denetçilerin, teorik bilgi, mesleki beceri ve değerlerinin yeterli düzeyde olduğunu teyit etmek üzere sürekli eğitim programlarına katılmalarını ve sürekli eğitim konusunda öngörülen koşullara uymayanların uygun yaptırımlara tabi olmalarım sağlayacaklardır.
- Yasal denetçi ya da denetim firması denetlenen kuruluştan bağımsız olmalıdır ve denetlenen kuruluşun karar alma sürecinde hiçbir şekilde yer almamalıdır.
- Direktif, tüm yasal denetçiler ve denetim firmaları için bir kalite güvencesine tabi olma zorunluluğu getirmektedir. Kalite güvence sistemi, incelenen yasal denetçiler ve denetim firmalarından bağımsız bir şekilde organize edilmeli ve kamu gözetimine tabi olmalıdır. Yasal denetimler ayrıca uluslararası standartlara uygun şekilde gerçekleştirilmelidir.
- Üye ülkeler yasal denetime ilişkin yetersiz uygulamaların belirlenmesi, düzeltilmesi ve önlenmesine yönelik etkin soruşturma ve yaptırım sistemleri oluşturacak, denetçiler ve denetim firmalarına ilişkin alınan önlemlerin ve öngörülen yaptırımların uygun bir şekilde kamuya açıklanmasını sağlayacaktır.
- Üye ülkeler, yasal denetçiler ve denetim firmaları için etkin bir kamu gözetimi sistemi organize edecekler ve tüm denetçiler ve denetim firmaları kamu gözetimine tabi olacaklardır. Bu sistem ile gerektiği hallerde denetçi ve denetim firmaları hakkında soruşturma yapılabilecek ve gerekli önlemler alınacaktır. Sistem şeffaf olmalıdır.
- Denetçi ve denetim firmalarının görevlendirilmeleri sürecinde, denetçi ve denetim firmasının, denetlenen şirketin finansal tablolarını hazırlayan kimselerden bağımsız olmaları gözetilmelidir.
- Denetçi ya da denetim firması, ancak denetçinin denetimi tamamlamasını engelleyen önemli bir etkenin varlığı halinde o denetim görevinden alınabilecektir. Görevden alma ve çekilme halleri sorumlu gözetim otoritelerine açıklanmalıdır.
- Üye ülkeler, onay, tescil, kalite güvencesi, soruşturma ve disiplin konularında bir ya da birden fazla yetkili otorite belirleyecektir. Yetkili otoriteler, işbirliği içinde ve çıkar çatışmasına yol açmayacak şekilde organize edilmelidir. Yetkili otoritelerde çalışanlara mesleki sır saklama yükümlülüğü getirilmelidir.
- Üye ülkelerdeki yetkili otoriteler, Avrupa Birliğinde geçerli menkul kıymetleri ilgilendiren denetim raporlarını düzenleyen üçüncü ülke denetçi ve denetim firmalarını sicile kaydedecekler ve bunlar üye ülkenin gözetim, kamu güvencesi, soruşturma ve yaptırım uygulamalarına tabi olacaklardır. Üçüncü ülke denetim firmalarının tescil ve gözetim konusunda eş sistemlere tabi olması halinde bu uygulamalardan muafiyet sağlanacaktır.
Ülkemizde ise bağımsız denetim alanında aşağıda ayrıntılarıyla açıklandığı üzere dağınık bir yapı söz konusudur. Kamu gözetimi fonksiyonunu icra edecek yetkili bir otorite ise bulunmamaktadır.
Türkiye’de, bağımsız denetim uygulamalarının geçmişi çok eski değildir. İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının faaliyete geçmesi ve izleyen yıllarda banka ve diğer finansal kuruluşların talepleri, bağımsız denetimin başlaması ve gelişmesinde önemli etken olarak kabul edilebilir. 1987 yılında bankacılık sektörü için bağımsız denetimin zorunlu hale getirilmesi ile ilk zorunlu denetim uygulaması başlamıştır.
Denetim mesleği ilk olarak. 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu ile tanımlanmıştır. Ancak bu Kanunda denetim mesleğinin yürütülmesine ve denetime ilişkin standart ve ilkelere ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)’nun bankacılık sektöründe bağımsız denetime ilişkin standartları belirlemek amacıyla oluşturduğu Bağımsız Denetim İlkelerine İlişkin Yönetmelik ile Bağımsız Denetim Yapacak Kuruluşların Yetkilendirilmesi ve Yetkilerinin Geçici veya Sürekli Olarak Kaldırılması Hakkında Yönetmelik 2002 yılında yürürlüğe konulmuştur. Ayrıca, konuya ilişkin olarak 2006 yılında da Bankalarda Bağımsız Denetim Gerçekleştirecek Kuruluşların Yetkilendirilmesi ve Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik yayımlanmıştır.
Sermaye piyasasında bağımsız denetim uygulamasının temeli. 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ve 1996 yılında yürürlüğe konulan Seri: X, No: 16 sayılı Sermaye Piyasasında Bağımsız Denetim Hakkında Tebliğ ile atılmıştır.
Denetim standartları alanındaki düzenleme ise 2006 yılında Seri: X, No:22 Sermaye Piyasasında Bağımsız Denetim Standartları Hakkında Tebliğ ile yapılmıştır. 3/10/2003 tarihinde yürürlüğe giren Enerji Piyasasında Faaliyet Gösteren Gerçek ve Tüzel Kişilerin Bağımsız Denetim Kuruluşlarınca Denetlenmesi Hakkında Yönetmelik uyarınca enerji piyasasında bağımsız denetime ilişkin yapılan düzenlemeler. Sermaye Piyasası Kurulu düzenlemelerine paralellik arz etmektedir. Bu yönetmelik, enerji piyasasında faaliyet gösteren lisans sahibi tüzel kişiler, sertifika sahibi gerçek ve tüzel kişiler ile yetki belgesi sahibi resmi ve özel şirketlerin bağımsız denetim kuruluşlarınca denetlenmesi, bu denetimleri yapacak bağımsız denetim kuruluşlarının yetkilendirilmesi ve yetkilerinin geçici ya da sürekli olarak kaldırılmasına ilişkin usul ve esasları kapsamaktadır. Sigorta ve reasürans şirketleri de finans sektörünün önemli kurumlarından sayılmakta olup, bu alan özel mevzuatla düzenlenmiş bulunmaktadır.
Nitekim Türkiye’de 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, sigorta ve reasürans şirketlerinin faaliyetlerini düzenlemektedir. Hazine Müsteşarlığı bu Kanundan aldığı yetkiyle 8/9/2003 tarihinde yürürlüğe giren Sigorta ve Reasürans Şirketlerinde Bağımsız Denetim Yapılmasına İlişkin Yönetmeliği yayımlamıştır. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, Türkiye’de denetim alanında yetkili bulunan çeşitli kurumların kendi görev alanları ile ilgili olarak farklı düzenlemeler yaptığı ve bunun sonucunda dağınık bir yapının oluştuğu gözlenmektedir. Benzer tespitler, 2005 yılında Türkiye’deki muhasebe ve denetim alanındaki uygulamalar hakkında Dünya Bankası tarafından hazırlanan Standartlara ve Kanunlara Uyum Raporunda (ROSC) da açıkça dile getirilmektedir.
Bağımsız denetim alanındaki bu dağınık yapı, çeşitli Kurumların mevzuatında yer alan farklı hükümler nedeniyle işletmeler nezdinde yapılan denetimlerde farklı usul ve tekniklerin uygulanması ve bir işletme adına aynı dönemde birden fazla denetim raporu düzenlenmesi sonucunu doğurmaktadır. Ayrıca bağımsız denetim alanında kamu gözetim fonksiyonunu icra edecek bir yetkili otoritenin olmaması bu alandaki uygulamaların sıhhatini de etkilemekte ve kamuoyuna bu konuda yeterince güvence vermemektedir. Bu nedenle, ülkemizde bağımsız denetim konusunda bütüncül bir hukuki yapının oluşturulabilmesi için bu konuda nihai yetki ve sorumluluğa sahip bir kuruma ihtiyaç bulunmaktadır. Bu ihtiyaca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda yer verilmiş ve denetim standartlarının, Türkiye Denetim Standartları Kurulu kuruluncaya kadar, kamu tüzel kişiliğini haiz ve Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) ile ilişkili bir Kurul tarafından belirlenmesi ve bağımsız denetim uygulamalarına yönelik olarak bir kamu gözetim sisteminin kurulması öngörülmüştür. Ayrıca, muhasebe ve bağımsız denetim alanında atılacak adımlar Şirketler Hukuku Faslı müzakerelerinin açılması için önem arz etmektedir.
Nitekim bu kapsamda oluşturulan ve Avrupa Birliği yetkililerine iletilen strateji belgesi ve müzakere pozisyon belgesinde bağımsız denetim ve kamu gözetimi alanında tek ve yetkili olarak faaliyette bulunacak Türkiye Denetim Standartları ve Kamu Gözetimi Kuruntunun 2008 yılı sonuna kadar kurulmasına yönelik taahhütte bulunulmuştur. Dünya uygulamasına baktığımızda gerek muhasebe standartları gerekse denetim standartlarına yönelik kuruluşların büyük ölçüde meslek örgütleri bünyesinde olduğu, buna karşın bu kuruluşların gözetiminin daha çok kamu ağırlıklı birimler tarafından yapıldığı gözlemlenmektedir. Ancak yaşanan finansal yolsuzluklar farklı arayışları gündeme getirmiş olup, bu kapsamda pek çok ülkede, muhasebe ve denetime ilişkin düzenlemelerin tamamen meslek kuruluşları tarafından gerçekleştirilmesinin artık kabul edilemez olduğu yönünde irade oluşmuştur. Pek çok ülkede meslekten bağımsız yeni düzenleyici kurumlar oluşturulmaktadır. Büyük ülkelerin çoğunda (ABD. İngiltere ve Kanada dahil) gözetim kurumlarının sorumluluk alanında, denetçilere lisans verilmesi, muhasebe ve denetim standartlarının belirlenmesi, denetim performansının izlenmesi ve gerekli uygulama önlemlerinin alınması gibi her türlü düzenleyici faaliyet bulunmaktadır. Standartlara uyumun sağlanması ve meslekten ayrı bağımsız otoritelerin oluşturulmasına yönelik trende uygun olarak Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu için de benzer bir yapının uygun olacağı değerlendirilmiştir.
Türkiye’de belirli alanları düzenlemek ve denetlemekle görevlendirilen kurum ve kurullara kendi alanlarında yapılacak finansal tablo denetimini de düzenleme yetkisi verilmiştir. İlgili kurum ve kurullara verilen bu yetki neticesinde ülkemizde bağımsız denetim alanında parçalı bir yapı oluşmuştur. Bu parçalı yapının sonucu olarak denetim standartlarının belirlenmesi ve denetim kuruluşlarının yetkilendirilmesi gibi alanlarda ilgili kurum ve kurullar arasında farklı uygulamalar gündeme gelmektedir. Diğer taraftan, Dünyada muhasebe ve denetim alanında yaşanan skandallar ülkeleri finansal denetim alanında daha sıkı tedbirler almaya sevk etmektedir. Avrupa Birliğinin 2006/43/EC sayılı Direktifi bu yönelimin somut bir örneğidir. Direktifin en belirgin özelliği, üye ülkelerin denetim alanında kalite güvence ve kamu gözetim sistemi oluşturmalarını öngörmesidir.
Türkiye’de bağımsız denetim alanındaki dağınık yapıyı ortadan kaldırmak amacıyla denetim standartlarının tek elden belirlenmesi ve kamu gözetim sistemi kapsamında; bağımsız denetçiler ve bağımsız denetim kuruluşlarının yetkilendirme ve tescil, mesleki etik kurallarının belirlenmesi, bağımsız denetim kuruluşları ve denetim uygulamalarının kontrolü, sürekli eğitim, kalite güvencesi ile soruşturma ve disiplin faaliyetlerine ilişkin nihai sorumluluğu üstlenecek kamu tüzel kişiliğini haiz ve idari özerkliğe sahip Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun kurulması hedeflenmektedir.
Finansal Denetim ve Dijital İç Denetim büyük bir dikkat ve özenle bağımsız denetçilerimiz tarafından Türk mevzuatı ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası hukuki mevzuatlar kapsamında gerçekleştirilmektedir. Bağımsız Denetçilik faaliyeti aynı zamanda; bilgi kriterleri, serbest denetçilik, raporlama, denetleme, değerlendirme, bilişim teknolojileri ve dijital iç denetim standartları ile kişisel verilerin güvenliğinin sağlanması çerçevesinde, denetçilerin bağımsızlığının sağlanması, bağımsız denetleme politikalarının oluşturulması ve uygulanması, denetim sözleşmelerinin hazırlanması, denetim süreçlerinin başlatılması ve her aşamada denetlenmesiyle etik ilkelerin oluşturulması çalışmalarını da kapsamaktadır.
660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (ÖNİZLEME) ile;
- Farklı otoriteler tarafından aynı alanda farklı düzenlemeler yapılmasının neden olduğu bağımsız denetim alanındaki karmaşanın ortadan kaldırılması.
- Mali tabloların ülke genelinde tek tip düzenlenmesi ve denetim standartlarında yeknesaklığın sağlanması. – Etkin bir kamu gözetim sistemi oluşturularak bağımsız denetim alanında gerekli kalite ve güvenilirliğin sağlanması,
- Avrupa Birliği müktesebatına uyum sağlanması,
- Mali tabloların, uluslararası gelişmeler ve uluslararası standartlarla uyumlu ulusal denetim standartları uyarınca denetlenmesi,
- İşletmelerimizin mali gücünün, karşılaştırabilir ölçeklere göre hesaplanabilmesini temin ederek rekabet güçlerinin artırılması.
- İşletmelerimizin bağımsız denetimden geçen mali tablolarının uluslararası alanda kabul görmesi ile kredi bulmalarının kolaylaştırılması,
- Daha güçlü ve şeffaf bir sermaye piyasasının oluşturulması,
- Kayıt dışı ekonomiyle mücadeleye katkı sağlaması,
- Ülkemizde finansal tablo hazırlanmasında uygulamada birlik sağlanması,
- Daha güçlü ve şeffaf bir sermaye piyasasının oluşturulması,
- Finansal tablolara uluslararası alanda geçerlilik kazandırılarak uluslararası sermayenin ülkemize çekilmesine katkı sağlanması,
- Uluslararası standartlarla paralel Türkiye Muhasebe Standartlarını belirlemek ve piyasaları ve uluslararası gelişmeleri izleyerek uygulamada karşılaşılan sorunlara çözüm üretmek üzere Kurulun etkin bir şekilde örgütlenmesi ve kurumsal bir yapıya kavuşturulması amaçlanmaktadır.
