25/4/2006 tarihli ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 27/A maddesinin 7226 Sayılı Kanun Hasebiyle Değişmesi Hakkında
Türk hukukunda tanıma ve tenfiz şartları esas itibariyle 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usûl Hukuku Hakkında Kanunun (MÖHUK) 50-59. maddeleri arasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de etki doğurabilmesi için bu karara istinaden tanıma veya tenfiz kararı verilmesi gerekir ancak buna, 17.04.2017 tarih ve 690 karar sayılı “Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 4. maddesi ile 25/4/2006 tarih ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 27. maddesinde sonra gelmek üzere, “Yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca verilen boşanma kararlarının nüfus kütüğüne tescili” başlıklı 27/A maddesi eklenerek bir istisna getirilmiştir. İlgili kanun maddesi ile vatandaşa, dava açmadan nüfus kütüğüne tescil imkanı tanınmış ancak , “tarafların birlikte “ başvurması şart koşulmuştu.25/3/2020 tarihli ve 7226 sayılı Kanun ile taraflardan birinin tek başına ve vekili vasıtası ile başvurulmasına imkan tanınmış olup, uygulamada ki ciddi bir zorluğa da kolaylık getirilmiştir.
TÜRK HUKUKUNDA TANIMA-TENFİZ
GENEL OLARAK TÜRK HUKUKUNDA TANIMA-TENFİZ Tanıma, yabancı mahkemeler tarafından verilmiş olan kararın kesin hüküm kuvvetinin diğer ülkelerde kabul edilmesidir. Yabancı bir ülkede verilen mahkeme kararının etkisi kural olarak verildiği ülke ile sınırlıdır. Yabancı bir mahkeme kararının Türkiye’de etki doğurabilmesi için bu karara istinaden tanıma veya tenfiz kararı verilmesi gerekir. Türk mahkemelerince hakkında tanıma veya tenfiz kararı verilmeyen yabancı mahkeme kararının hukuki sonuç doğurması ve kanıt olarak kullanılması mümkün değildir. Bununla beraber takdiri delil olarak mahkemeye sunulması mümkündür. Yabancı mahkemeler tarafından verilen tespit kararları ile inşaî nitelikteki (yenilik doğurucu) kararların Türk mahkemelerinde tanınmaları mümkün olacaktır. Türk hukukunda da tanıma ve tenfiz için belirli koşulların yerine getirilmesi aranmaktadır. MÖHUK madde 50’ye göre tanıma için aranacak ön koşullar; “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmın” olmasıdır. 5718 sayılı MÖHUK MADDE 50 – (1) “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. (2) Yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir.”
5718 sayılı MÖHUK MADDE 54 – (1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir: a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması. b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması. c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması. ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.”
Tenfiz Şartları
5718 sayılı MÖHUK MADDE 58 Tanıma – (1) “Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. (2) İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir. (3) Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye’de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.”
Ön koşulları taşıyan mahkeme kararlarının, Türkiye’de tanınabilmesi için MÖHUK’un 58. maddesinin atfı ile 54. maddede (a bendi hariç) yer alan tenfiz şartlarını da taşıması gerekecektir.
a.İlâmın Türk Mahkemelerinin Münhasır Yetkisine Giren Bir Konuda Verilmemiş Olması Milletlerarası özel hukuk alanında bir yetki kuralının münhasır yetki kuralı oluşturabilmesi için, bir davanın mutlak şekilde ve sadece Türk mahkemelerinde görülmesini sağlamak amacıyla konulmuş olması gerekir. Bu davalar açısından yetki sözleşmesi yolu ile de başka bir ülke mahkemesi yetkili kılınamaz. Bu sebeple MÖHUK m. 54/b anlamında bir milletlerarası münhasır (kesin) yetki kuralından bahsedebilmek için bu yetki kuralının ifadesi ve konuluş amacı dikkate alınarak ilgili yetki kuralı ile getirilmek istenen düzenlemenin, bu tür davaların mutlak surette ve sadece Türk mahkemelerinde görülmesinin amaçlanıp amaçlanmadığına bakılmalıdır. Milletlerarası usûl hukuku anlamında “münhasır (kesin) yetki” olarak öğretide ittifakla kabul edilen tek yetki kuralı, Türkiye’deki taşınmazlar üzerindeki aynî hak davalarında “taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkisini” kesin yetki olarak kabul eden HMK m. 12’de düzenlenen kuraldır. Bu sebeple Türkiye’deki taşınmazların aynına ilişkin verilmiş yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi mümkün değildir. b.İlâmın Dava Konusu veya Taraflarla Gerçek Bir İlişkisi Bulunmadığı Halde Kendisine Yetki Tanıyan Bir Devlet Mahkemesince Verilmiş Olmaması
c.Kararın Kamu Düzenine Açıkça Aykırı Bulunmaması
Öğretide ağırlıklı olarak savunulan görüşe göre MÖHUK’ün 54/(c) maddesindeki “hükmün” kamu düzenine aykırı bulunmaması kavramından anlaşılması gerekenin, verilen kararın Türkiye’deki hukukî sonuç veya sonuçlarının, Türk kamu düzenine aykırı olmamasıdır. Buna karşılık kararın elde edilmesinde uygulanan yabancı hukukun Türk kamu düzenine aykırılığının incelenmesi söz konusu değildir.
d. Savunma Haklarının İhlal Edilmemiş Olması