AVUKATIN HAKSIZ AZLİ HALİNDE VEKALET ÜCRETİ

AVUKATIN HAKSIZ AZLİ HALİNDE VEKALET ÜCRETİ

Avukatlık sözleşmesi, her iki tarafa borç yükleyen, ücret karşılığında ivazlı nitelikte olan, belli bir hukuki yardımın yapılmasını öngören ve sözleşmenin bir tarafının mutlaka avukatın oluşturduğu sözleşme türüdür. Avukatlık sözleşmesi, (avukatın haksız azli halinde vekalet ücreti) sözleşme ile üstlenilen (avukatın haklı azil hali) edimin yerine getirilmesi veya sürenin dolması ile sona erebileceği gibi avukatın istifası ya da müvekkilin azli ile de sona erebilir.

VEKALET SÖZLEŞMESİ TEK TARAFLI OLARAK SONA ERDİRİLEBİLİR Mİ?

TBK m. 512 hükmü “Vekâlet veren ve vekil, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Hükümden de anlaşılacağı üzere vekalet sözleşmesi bir nedene dayandırılması gerekmeden tek taraflı varması gerekli bir beyanla her zaman sona erdirilebilir.
Vekaleti her zaman geri alabilme hakkı vekalet verene, sözleşmeyi feshetme hakkı ise vekile ait bir haktır. Bu hak hukuki niteliği itibariyle de bozucu yenilik doğuran bir haktır. Vekilin tek yanlı olarak vekalet sözleşmesini sona erdirmesine “istifa”, vekalet verenin tek taraflı olarak sona erdirmesine de “azil” denir.
AZİL BEYANI BELİRLİ BİR ŞEKLE TABİİ DEĞİLDİR.
Azil, vekil edenin vekalet sözleşmesini tek taraflı olarak sona erdirmesidir. Vekil edenin avukatını azlettiğine ilişkin beyanının avukatına ulaşması ile avukatın görevi ve vekalet sözleşmesi sona erecektir.
Azil beyanı, avukatın kabulü şartına bağlı değildir. Belirli bir şekle de tabii değildir. Avukatın herhangi bir şekilde örneğin kısa mesaj, e-posta, ihtarname vb. şekilde azli mümkündür. Önemli olan şey, tek taraflı bu beyanın karşı tarafa ulaşmasıdır.
AZİL İRADESİNİN BİLDİRİMİ, GEREK AZİL SEBEPLERİ VE GEREKSE ZAMAN İTİBARİYLE HİÇBİR SINIRLANDIRMAYA TABİ TUTULMAMIŞTIR.
“Türk Borçlar Kanunu’nun 502. Maddesinde vekaletten azlin ve vekillikten istifanın her zaman caiz olduğu belirtilmiş, azil iradesinin bildirimi, gerek azil sebepleri ve gerekse zaman itibariyle hiçbir sınırlandırmaya tabi tutulmamıştır.” (T.C. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 16.09.2014 Tarih, 2013/26540 Esas ve 2014/27109 Karar sayılı kararı)

HAKSIZ AZİL NEDENLERİ

Haksız azil halinde, örneğin vekil eden ortada haklı bir neden bulunmaksızın avukata güvenini kaybetmekte veya başka bir vekille işi çözmek istemekte veya kendisi bizzat çözmek istemektedir
Azil ve istifanın haklılığı veya haksızlığının tespiti konusunda genel bir kural koymak mümkün olmamakla somut olayın şartlarına göre değerlendirme yapıldığında taraflar arasındaki güven ilişkisinin zarar görüp görmemesine göre değişmektedir.
Avukat ile iş sahibi arasındaki her türlü görüş ayrılığı istifa ya da azil konusunda haklı neden oluşturmaz. Önemli olan ihtilafın ne olduğundan ziyade, taraflar arasındaki güven ilişkisine zarar vermiş olup olmadığıdır.

HAKSIZ AZİL HALİNDE;

İstifa ve azil halinde avukatın ücrete hak kazanıp kazanmadığı istifa ya da azlin haklı olup olmadığına göre belirlenecektir. Avukatın haksız azli, avukatın kusur veya ihmaline dayanmayan, tamamen iş sahibinin takdirinde olan sebeplerden kaynaklanan ya da iş sahibinin keyfi nedenlerinden kaynaklanan azildir.
Avukatlık sözleşmesinin azil ile sona ermesi hâlinde avukatlık ücreti, müvekkil tarafından yapılan azil işleminin haklı olup olmadığına göre belirlenmesi gerekmektedir. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 174/2. maddesinde “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan düzenlemede azil hâlinde avukatın ücretinin tamamının ödenmesi öngörülmüş ancak azil işleminin avukatın kusur veya ihmali nedeniyle yapılması hâlinde ücret ödenmeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda müvekkil azil işleminin haksız nedenle yapıldığı durumda avukata ücretin tamamı ödenecektir.
Avukatlık Kanununun, 174/2. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, Avukatlık Kanununun m.174 hükmü, avukatın azli halinde ücretin tamamının verileceğini düzenlemiştir. Bu halde artık davayı takip etme imkanı bulunmayan avukat ücretini talebe hak kazanır. Haksız azil ile avukatın ücret alacağının muaccel olacağı kabul edilmektedir ve yine haksız azil halinde avukat, birçok görüşe göre dosya hangi aşamada olursa olsun üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahip olabilecektir.
Haksız azil halinde ödenecek vekalet ücreti; avukatlık ücret sözleşmesi yapılıp yapılmamasına göre değişiklik gösterecektir. Avukatlık ücreti sözleşmede kararlaştırılmış ise, sözleşmede belirli olan tutar avukata ödenmelidir. Ücretin sözleşmede kararlaştırılmamış olduğu hallerde ücreti belirleyen AK.m.164, f. 3 ve 4 hükümlerine bakılacaktır. Söz konusu hükme göre, “(…) Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir (f. 3).
Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır. Özetlemek gerekirse; azil sebebiyle avukatın ücrete hak kazanabilmesi için azlin haksız olması gerekir. Haksız yere azledilen avukatın ücret alacağı muaccel hale gelir ve gerek sözleşme gereği ödenmesi gereken ücrete ve gerekse yargılama gideri mahiyetindeki vekalet ücretine hak kazanır.